Uzmanlar pandemi ve ağır ruhsal etkilerini konuştu

Psikofarmakoloji Derneği tarafından Burkon Turizm & Kongre organizasyonuyla düzenlenen Uluslararası Güncelleme Sempozyumu, “COVID-19 Pandemisi Sürecinde Psikiyatri: Zorluklar ve Fırsatları” konu başlığında gerçekleştirildi.

Uzmanlar pandemi ve ağır ruhsal etkilerini konuştu

Sempozyumun açılışında konuşan Uluslararası Güncelleme Sempozyumu Organizasyon Komitesi Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar, askıda bir zaman yaşadığımızı, psikiyatrik açıdan pek çok problemle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde olduğumuzu ifade etti.

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi, sadece fiziksel olarak bedeni tehdit etmenin dışında bireylerin ve toplumların psikolojisini de derinden etkiliyor. Uzayan karantina süreçleri, bunun getirdiği ekonomik sıkıntılar, sosyalleşme eksikliği gibi sorunlar insanların bazı psikiyatrik belirtiler göstermesine sebep oldu.

Sempozyum, Psikofarmakoloji Derneği Başkanı & Uluslararası Güncelleme Sempozyumu Organizasyon Komitesi Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar ve Psikofarmakoloji Derneği Başkan Yardımcısı Psikiyatrist Doç. Dr. Vahdet Görmez’in konuşmasıyla başladı.

KORONA KUŞAĞI

Sağlık çalışanlarının bir imtihandan geçtiğini ifade eden Psikofarmakoloji Derneği Başkan Yardımcısı Psikiyatrist Doç. Dr. Vahdet Görmez, “Sağlık çalışanları bir imtihandan geçiyor, çok da başarılılar ve bunu sürdürüyorlar. Titanic batarken bandonun çalması bir panik halini nasıl minimize ettiyse, insanlara rahatlık hissi verdiyse, sağlık çalışanları da bir nevi benzer bir görev üstleniyor. Titanic batmıyor belki ama sağlık çalışanları toplumun kaygısını absorbe ediyor, ‘biz sizler için buradayız’ mesajıyla topluma güven veriyor” diye konuştu.

Konuşmasında bir korona kuşağının büyüdüğüne dikkat çeken Görmez, “Bir kaygı çağındayız. X, Y ve Z kuşakları var ancak artık bir korona kuşağından da bahsedebiliriz. Bu gerçek, hakiki bir kuşak öyle görünüyor. Çünkü anne ve babalar bu süreçte kaygılarını pek de iyi modelleyemeyebiliyorlar” dedi.

Uluslararası Güncelleme Sempozyumu Organizasyon Komitesi Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar, ise gerçekleştirdiği sunumda, ‘Travma Sonrası Büyüme’ kavramı üzerinde durdu.

“ASKIDA BİR ZAMAN"

Bu dönemde yaşanan zamanı askıda bir zaman olarak tanımlayan Sayar şunları söyledi: “Bir tür askıda zaman yaşıyoruz. Her gün farklı şeylere yapmaya alışkın olan bizler için günler birbirinin aynı bir hal aldı. Geçmeyen, uzamış zaman içerisindeyiz. Psikiyatrik açısından pek çok problemle karşılaşıyoruz. İnsanların anksiyete düzeylerinde büyük bir artış var, izolasyonun getirdiği depresif duygular tırmanışta. Japonya ve İngiltere’den gelen çalışmalar intihar oranlarının giderek arttığını bize gösteriyor. Tüm bunlarla baş edebilmek için önce sağlam durmak gerekiyor. Özellikle sağlık çalışanları daha dayanıklı olmalı ki COVID’le mücadelede onlardan yardım isteyenlere yardımcı olabilsinler.”

DERİ AÇILIĞI

Pandeminin ruhsal etkilerinden de bahseden Sayar, “Covid-19 enfeksiyonu geçiren kişilerde travma sonrası stres bozukluğu semptomları görülüyor. Özellikle yatarak tedavi görenlerde bu oran daha yüksek seyrediyor. Ağır koronavirüs geçiren hastalarda, travma sonrası stres bozukluğu yüzde 32.2, depresyon 14.9, anksiyete 14.8, oranlarında artış göstermiş” dedi.

“Kolektif bir travma yaşıyoruz” diyen Sayar şöyle devam etti: “Çünkü süregelen kayıplar var, yas var, çaresizlik var, öngörülemez bir kolektif travma yaşıyoruz. İnsanlar birbirlerine dokunmak konusunda bile ciddi bir açlık yaşıyorlar, insanlardan korkar hale geldik, bulaş riskinden dolayı insanlara fazla sokulmak istemiyoruz. Yalnızlık arttı, ekonomik kayıplar arttı. Sürekli evdeyiz, az yürüyoruz, sanal bağımlılıklarda artışlar yaşandı. Bu süreçte kırılgan olduğumuzu, yenilmez olmadığımızı, yumruk yiyip sendeleyebildiğimizi fark ettik. Aynı zamanda düştüğümüz yerden kalkabildiğimizi de öğrendik, kendi içimizdeki esnekliği fark etmiş olduk.”

Sayar sözlerini şöyle tamamladı: “Bu covid süreci bizi ortak insanlığa inanmamızı sağlamalı. Eğer sağlamadıysa ne inandıracak bilemiyorum. Gezegenin her köşesini tutmuş bir rahatsızlık, her birimizi ilgilendiriyor. Birimiz emniyetteyiz diğerimiz değil diye bir şey yok. Dünya tamamen aşılanmadığı sürece bu problem mutasyonlarla devam edecek. Dolayısıyla insanlıkla özdeşim kurma yani ortak insanlığa inanmak hepimiz de geçerli olmalı.”

Ulusal ve uluslararası alanda kendi dalında uzman isimlerin sunumlarıyla, Uluslararası Güncelleme Sempozyumu sona erdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER